Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), halkın iradesini temsil eden 600 milletvekilinden oluşan bir kurumdur. Ancak, 1982 Anayasası’na göre 550 olan milletvekili sayısının 2018’de 600’e çıkarılmasıyla birlikte, milletvekillerinin gerçek görevlerini ne kadar yerine getirdikleri ve halkın beklentilerini ne ölçüde karşıladıkları sorusu acı bir şekilde gündeme gelmiştir.
Ülkenin dört bir yanında altyapı eksiklikleri, eğitim, sağlık ve ulaşım sorunları kol gezerken, TBMM kürsüsüne çıkıp bu sorunları dile getiren milletvekillerinin sayısının parmakla sayılacak kadar az olması, temsilcilerimizin görevlerini yerine getirmekte ne kadar başarısız olduklarının açık bir göstergesidir. Hangi yüzle milletin vekili olduklarını iddia ediyorlar?
Meclis oturumlarının sık sık yeterli çoğunluk sağlanamadan sona erdiği, milletvekillerinin birçoğunun seçim bölgelerinin sorunlarına dair hiçbir adım atmadığı ve hatta tek bir yasa teklifi bile sunmadığı bir durumda, TBMM’nin işlevsizleştiği eleştirileri hiç de yersiz değildir. Üstelik aldıkları yüksek maaşlar, sağladıkları ayrıcalıklar ve süper emeklilik avantajlarıyla adeta lüks bir hayat süren milletvekilleri, vatandaşa ihanetin sembolü haline gelmiştir.
Halkın vergileriyle finanse edilen TBMM, milletvekilleri için bir dinlenme tesisi değil, halkın sorunlarına çözüm üretmekle yükümlü bir kamu kurumudur. Milletvekilliği, sadece bir unvan değil, büyük bir sorumluluk gerektiren bir görevdir. Ancak, seçildikleri şehirlerin sorunlarını mecliste dile getirmeyen, yasalar için kılını kıpırdatmayan milletvekillerinin varlığı, bu sorumluluğun ne kadar hafife alındığını gözler önüne sermektedir.
Meclis kürsüsünden bir dakika bile konuşmamış olan milletvekillerinin vekillikleri derhal düşürülmeli ve süper emeklilik dâhil tüm ayrıcalıklarından mahrum bırakılmalıdır. Çünkü milletvekilliği, salt bir makam değil, halkın hizmetkârı olmayı gerektiren bir misyondur. Bu misyonu yerine getiremeyenlerin TBMM’de yeri yoktur.
Sonuç olarak, milletvekillerinin performanslarının düzenli olarak denetlenmesi ve vatandaşların taleplerinin karşılanması için acilen gerekli adımlar atılmalıdır. Aksi takdirde, TBMM’nin halk nezdindeki itibarı yerle bir olmaktan kurtulamayacaktır. Bu utanç verici duruma son vermek ve milletin vekilliğini gerçek anlamda temsil eden bir TBMM için mücadele etmek, her vatandaşın en temel hakkıdır.
Yavuz Çakar
info@bizimduzce.com – bizimduzcegazetesi81@gmail.com




