1. Haberler
  2. Güncel
  3. Gündem
  4. DÜNYANIN VE TÜRKİYE’NİN GÖZÜ ÖNÜNDEKİ ACI:

DÜNYANIN VE TÜRKİYE’NİN GÖZÜ ÖNÜNDEKİ ACI:

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

DÜNYANIN VE TÜRKİYE’NİN GÖZÜ ÖNÜNDEKİ ACI: URUMÇİ VE DOĞU TÜRKİSTAN’DA SAVAŞ YOK, ZULÜM, TECAVÜZ VE ESÂRET VAR;

ANKARA/İSTANBUL – 1947 yılından bu yana Çin kontrolünde bulunan ve uluslararası raporlara göre soykırım uygulamalarına maruz kalan Doğu Türkistan (Sincan Uygur Özerk Bölgesi), modern tarihin en büyük insanlık dramlarından birine sahne oluyor. Bölgede resmi olarak bir savaş hali bulunmamasına rağmen, Uygur Türklerine yönelik sistematik baskı, zorla çalıştırma, tecavüz ve kültürel esaretin devam ettiği iddiaları vicdanları sızlatıyor. Ancak bu vahim tablo karşısında ne Türkiye Cumhuriyeti’nden ne de dünya devletlerinden beklenen düzeyde güçlü ve sürekli bir tepki gelmiyor.

Savaşsız Esaret: İnsan Hakları İhlalleri

Urumçi ve çevresindeki Uygur Türklerinin maruz kaldığı zulüm, insan hakları örgütleri tarafından detaylıca raporlanıyor. Zorla kısırlaştırma, keyfi tutuklamalar ve zorunlu çalışma kampları gibi uygulamaların yanı sıra, Uygur kadın ve kızlarının tecavüz ve cinsel şiddete maruz kaldığına dair tanıklıklar, bölgedeki durumun bir insanlık krizi olduğunu gözler önüne seriyor.

Bu ağır tabloya rağmen, Uygur Türklerinin karşılaştığı bu “savaşsız esaret” hali, diğer küresel krizler kadar güçlü ve kitlesel protestolara konu olmuyor.

Siyasi ve Ekonomik Çıkarların Gölgesinde Kalan Kardeşlik Bağı

Uygurların yaşadığı zulme karşı Türkiye Cumhuriyeti’nin siyasi partileri (AK Parti, MHP, CHP, İYİ Parti), sivil toplum örgütleri ve vatandaşların beklenen düzeyde sürekli protestolar düzenlememesinin ana nedeni, Çin’in devasa ekonomik ve jeopolitik gücünde yatıyor.

  • Ekonomik Baskı: Türkiye’nin Çin ile olan büyük ticari ve ekonomik ilişkileri, hükümetin Uygur meselesinde sert bir kınamadan kaçınmasının en büyük sebebi olarak gösteriliyor. Çin’in ekonomik misilleme yapma riski, siyasi aktörlerin elini bağlayan temel unsur.
  • Jeopolitik Denge: Batı ile yaşanan gerginlikler sonrası Türkiye’nin Çin’i önemli bir denge unsuru olarak görmesi, Uygur sorununda “denge politikası” uygulanmasına yol açıyor.
  • Siyasi Sessizlik: Siyasi partiler, konuyu zaman zaman meclis gündemine taşısalar da, Uygur sorununu Filistin meselesi gibi sürekli bir dış politika önceliği haline getirmekten çekiniyor.

“Türk” Olmak Protesto İçin Yeterli Mi?

Kamuoyunda sıkça sorulan “Oradaki kişiler Türk olduğu için mi ses çıkartılmıyor?” sorusu, karmaşık bir cevabı işaret ediyor. Konunun, yalnızca etnik dayanışma eksikliğinden ziyade, toplumsal gündemin oluşamaması ve devlet politikalarının aktivizmi kısıtlaması gibi daha derin sorunlara dayandığı belirtiliyor:

  1. Medya ve Sansür: Çin’in uyguladığı sıkı sansür ve Türkiye medyasında konuya yeterince yer verilmemesi nedeniyle halkın bilgiye erişimi kısıtlı kalıyor.
  2. Korku Faktörü: Türkiye’deki Uygur diasporası, Çin’in aile üyeleri üzerindeki baskıyı artırma tehdidi nedeniyle kitlesel protestolara katılmakta çekingen davranıyor.

Türkiye, tarihi ve kültürel bağlarına rağmen, ekonomik çıkarların insan hakları önceliğini nasıl gölgelediğine dair acı bir örneği sergilemeye devam ediyor. Uluslararası camia “soykırım” tanımları ve yaptırımlarla tepki gösterirken, Türkiye’nin diplomatik açıklamalarda kalması, Uygurların çileli yıllarındaki sessizliği daha da derinleştiriyor.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
DÜNYANIN VE TÜRKİYE’NİN GÖZÜ ÖNÜNDEKİ ACI:
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Bizim Düzce Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin
KAI ile Haber Hakkında Sohbet
Sohbet sistemi şu anda aktif değil. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.