Geçtiğimiz günlerde, AK Parti’nin sokak hayvanlarını itlaf etme kanun teklifi kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Basında ve sosyal medyada tepkiler çığ gibi büyürken, veteriner hekimler de bu tepkilere katıldı. Türkiye genelindeki 81 ilde eş zamanlı olarak veteriner hekim odaları tarafından yazılı basın açıklamaları yapıldı. Düzce Veteriner Hekimleri Odası Başkanı Şerifali Karanfil de bir basın açıklaması yaparak bu teklife karşı duruşlarını belirtti.
Düzce Veteriner Hekimleri Odası Başkanı yaptığı yazılı açıklamasında şu görüşlere yer verdi.
Başkan Karanfil”İlgili Bakanlıkların iş birliğinde Hayvanları Koruma Kanunu’nun yasa değişiklik tasarısı hazırlandığını, komisyonlarda gündeme alındığını, teklifin önümüzdeki haftalarda TBMM’ne geleceğini basından öğrenmiş bulunuyoruz.
Değişiklik taslağının içeriğini bilmiyor, basına yansıyanlardan ise kaygı duyuyoruz. Bu konuda Merkez Birliğimiz ve ya odalarımızdan görüşler alınmamıştır. Sonuçlarının sahadan ve bilimsellikten uzak olması endişesini taşımaktayız.
Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü (WOAH), evcilleştirilmiş bir tür olan köpeklerin topluma bağımlı olduğunu, sahipsiz oldukları durumlarda dahi sağlık ve refahlarını sağlamanın etik bir sorumluluk olduğunu hatırlatmaktadır.
2004 yılında çıkan 5199 sayılı Hayvan Koruma Kanunu öncesinde, sahipsiz hayvanlar insani olmayan yöntemlerle yok edilmekteydi. Ancak gelişen toplumsal bilinç ve itirazlar sonrası 5199 sayılı kanun çıkarılmış ve her türlü itlaf yasaklanmıştı.
Sahipsiz hayvan populasyonun artmasının en büyük nedenlerinden biri Belediyelerin sorumluluk sahalarının dışı olan kırsalda, köylerde, Düzce ‘miz gibi Büyükşehir olmayıp İl Özel İdareleri yetki ve sorumluluk sahalarında 5199 sayılı kanunun sorumluk vermediği boşluk, bir diğeri de yerel yönetimlere Hayvanları Koruma Kanunun herhangi bir cezai yaptırım getirmemesi olmuştur. Kanunun 2021 yılındaki Revizyonu da cezasızlığı devam ettirmiş, “Geçici Madde 4 – (Ek:9/7/2021-7332/16 md.) Büyükşehir belediyeleri, il belediyeleri ve nüfusu yetmiş beş bini aşan belediyeler 31/12/2022, diğer belediyeler ise 31/12/2024 tarihine kadar ek 1 inci maddenin birinci fıkrasında belirtilen hayvan bakımevlerini kurmakla yükümlüdür.” hükmüne rağmen yerel yönetimlerce yeterli adım atılmamıştır.
GELİNEN NOKTADA İSE SAHİPSİZ HAYVANLARIN POPÜLASYONU ARTMIŞTIR.
Hipokrat’tan günümüze evrensel hekimliğin en önemli değerlerinden biri “önce zarar verme”, ilkesidir. “Yararlı olma” ilkesi ise hayvanların sağlık ve refahına verilecek zararın engellenmesi ve iyiliğin artırılması halidir. Ülkemiz veteriner hekimleri veteriner fakültelerinden insanlara, hayvanlara ve içinde yaşadığı doğaya duyarlı, toplumsal refah için çaba harcayan, meslek ahlakına sahip kişiler olarak yemin ederek mezun olurlar.
Tasarıda olduğu söylenen ÖTANAZİ işlemi, hayvanların tıbbi yöntemler yoluyla, hızlı, ağrısız ve acısız bir şekilde yaşamının sonlandırılması anlamına gelmektedir. Ötanazi, ölümle karşı karşıya kalınması halinde, acının ve ağrının kalıcı olduğu veya hafifletilemediği durumlarda tıbbi gerekçeler ile uygulanan bir yöntemdir. Veteriner hekimler aldıkları eğitim ve ettikleri meslek yemini gereği tedavi ile ötanaziyi mümkün olduğu kadar geciktirmek, hayvan refahını sağlamak için çaba harcarlar.
Önerilen bu yöntem sanıldığının aksine maliyet açısından da avantajlı değildir. Hayvana ötanazi yapılmadan önce uygulanacak prosedürler ile birlikte kısırlaştırmadan daha maliyetli ve zorludur, sahipsiz hayvan popülasyonun kontrolüne yönelik aktif bir yöntem olarak da değerlendirilemez. Ayrıca iletişim çağında Türkiye Yüzyılında ülkemizin uluslararası kamuoyunda algısını olumsuz olarak etkileyecektir.
Türk Veteriner Hekimleri Birliği ve Düzce Veteriner Hekimleri Odası olarak çözüm önerilerimiz;
– Büyükşehir Belediyelerinde Veteriner Halk Sağlığı Daire Başkanlığı ve diğer belediyelerde Veteriner İşleri Müdürlüğü kurulmalıdır.
– Veteriner Halk Sağlığı Daire Başkanlığı ve Veteriner İşleri Müdürlüklerinde nitelikli ve yeterli sayıda personel istihdamı sağlanmalıdır.
– Geçici Bakımevi kapasitesini karşılar sayıda veteriner hekim, hayvan sağlığı yardımcı personeli ve işçi personel bulunmalıdır. Bu konuda standartlar oluşturulmalıdır. Geçici hayvan bakımevinde çalışan yardımcı personeller hijyen, hayvan davranışları, hayvan refahı ve bakımı, hayvanların tutulması ve yakalanması konusunda eğitim almalıdır.
– İhtiyaç duyulan bölgelerde Veteriner Fakülteleri ve serbest veteriner hekimlerden kısırlaştırma çalışmalarında destek alınmalıdır.
– Sahipli hayvanlar da dahil olmak üzere kontrolsüz üreme ve denetimsiz ticari satışların önüne geçilmeli, üretim yapılacaksa ilgili bakanlığın denetimi ve mutlaka Veteriner Hekimlerin denetimi ve onayıyla yapılmalıdır.
– Sahipsiz kedi ve köpeklerin sokaktan sahiplenilmesi özendirilmeli, sahiplenilmesi halinde kimliklendirilmesi ile ilgili zorluklar ortadan kaldırılmalı, her yaştaki hayvan kimliklendirilebilmelidir.
– Çevreye uyum gösteremeyen, yaşlı, zayıf, engelli vb. köpekler ve kediler sahiplendirilinceye kadar veya hayatları boyunca bakımevlerinde kalmalıdır- Hayvan sahiplenme şartları yeniden düzenlenmelidr.
– Sokağa terkedilen hayvanlara ilişkin hayvan sahiplerine ciddi yaptırımlar uygulanmalıdır
– Önemli bir sokak hayvanı kaynağı olan kırsal yerleşim alanları ile tarım işletmelerindeki hayvanlar denetim altına alınmalıdır.
– Ayrıca, sahiplendirmenin özendirilmesi, devletin bu konuda destek vermesi, bireysel sahiplenmenin yanı sıra, ülkemizde bulunan çok sayıda şirketin ve kamu kurumlarının hayvanları sahiplenmesi sağlanmalıdır
– Çözüm için başta meslek örgütleri olmak üzere sivil toplum örgütleri ve diğer gönüllülerden yardım alınmalı, destekleri istismar eden kişi ve kurumlar denetlenmelidir. ifadelerini kullandı.